Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş.. İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya. Sonra karısını, sonra köpeği ve kedisini. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış. Onu seyreden komşularından biri sormuş: - Niçin yanan eve girip çıkıyorsun dışarı hiçbir şey getirmiyorsun?" diye. - "Kayinvalidem içeride!" demiş adam; "arada bir girip çeviriyorum!".
Evde kadın kocasını haşlıyor: - Hiç olmazsa şu yan komşularımızı örnek al. Kaç yıllık evliler ama birbirlerine hala balayında gibi davraniyorlar. Adam karısını arabada, kapının önünde, her yerde öpüyor. Yazıklar olsun! Sen neden aynı şeyi yapamıyorsun? - Yaparım yapmasına ama, ben kadını iyi tanımıyorum ki...
Karı koca yemek yiyor. O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı selamlayıp geçiyor. Adamin karısı soruyor: - "Kim bu afet?" Adam: - Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim! Kadın: - Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Boşanıyorum senden! Adam: - Yani Etiler'deki apartmanı, Kandilli'deki yalıyı, Göcek'teki tekneyi ve Nice'deki villayı bırakıyorsun... Uzun bir sessizlik olur. Çift yemeğini çatallarken kadın birden sorar: - Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim? Adam: - Fuat'in metresi. Kadın: - Ay bizimki çok daha güzel!
Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrı'nın huzuruna çıkarlar... Tanrı der ki: "Erkekler 2 sıra olsun; bir sırada karıları tarafından yönetilen erkekler, diğer sırada karılarını yöneten erkekler. Ayrıca bütün kadınları cennete aldım; onlar meleklerle birlikte gidecekler şimdi.." Böylece kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer. Bir bakar ki karıları tarafindan yönetilen erkeklerin sırası 100 km.'den uzun; ama karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor. Tanrı diğer sıradakilere çok kızar: "Kendinizden utanın!! Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattım ve şuraya bakın, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sürü olmuşsunuz. Bakın bir tek erkek kulum şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor. Ondan ders alın! Oğlum, sen anlat bunlara, sen ne yaptın da "karılarını yöneten erkekler" sırasında bir tek sen oldun?" Ve adam cevap verir: - "Bilmem... karım bana burda durmamı söyledi"
Bir düğün sofrasında bir bekar, bahtsızlığına hayıflanıyor: "Evliler kuşkusuz talihli kimselerdir" diyordu. Hanımlar bu sözlere bayılmışlardı. İçlerinden biri: "Niçin?" diye sordu ve şu yanıtı aldı: - "Evli adam sadece bir kadından korkar. Bekar ise bütün kadınlardan."
Bir adam sabah yürürken ilginç bir cenaze kafilesi farkeder; önde giden köpekli bir adam, arkasında iki tabut ve tek sıra olmuş yaklaşık 200 adam. Tuhafına gider. Kafilenin başındaki adam kuşkusuz cenazenin sahibidir, yanına yaklaşır ve sorar: - "Beyefendi, bu acılı gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?" Adam yanıtlar: - "Öndeki karım arkadaki de kayınvalidem." - "Vah vah; başınız sağolsun. Nasıl oldu?" - "Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş onu da öldürmüş." Adam biraz düşündükten sonra sorar: - "Beyefendi kopeğinizi ödünç alabilir miyim?" - "Sıraya geç..."
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"
Tren kompartımanında üst yatakta yatan adam tam dalıp gitmek üzereydi ki, alt yatakta yatan orta yaşlı kadının sesi duyuldu: "Afedersiniz beyefendi" dedi kadın. "Çok üşüdüm. Acaba bana bir battaniye bulabilir misiniz?" Adamın uykusu da, keyfi de kaçmıştı."Daha iyi bir fikrim var" diye homurdandı, "evliymiş gibi yapmaya ne dersiniz?" Önce mahçup bir kıkırdama duyuldu alt yataktan... Sonra da, "Harika bir fikir" dedi kadın, "Ben mi oraya geleyim, yoksa siz mi buraya inersiniz?" - "Hiçbiri" dedi adam, "Kalk, kendi battaniyeni kendin al..."
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses: - Binme, bu uçak düşecek! Dönmüş bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş. İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış: - Uçak düştü kurtulan olmadı! Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında: - Binme bu trene, raydan çıkacak! Dönmüş bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş: - Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı... Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses: - Bu otobüse binme, freni patlayacak! Dönmüş yine kimse yok; dayanamamış, bağırmış: - Sen kimsin yahu? - Ben senin iyilik meleğinim! Adam iyice kızmış: - Ulan evlenirken neredeydin!
Kudüs'e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir musevinin her gün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini farketmiş. Haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış gazeteci. Bu adamla konuşmayı denemiş: - "Sizi her gun dua ederken görüyorum." Adam cevaplamış: - "Evet, sabahları gelir, dünya barışı ve kardeşlik için dua ederim... Öğleden sonraları gelir, yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum..." - "Ne kadardır sürüyor bu?" - "Tam 25 yıldır..." - "Bunca yil sonra nasıl bir duygu var içinizde?" - "Duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu..."
"Bak karıcığım, ben ölmek üzereyim. Ölmeden önce sana bir itirafta bulunacağım. Seni aldattım, hem de bu evde senin yatağında." der... "Biliyorum" der kadın da, "Yoksa seni niye zehirlerdim ki?"
Öğretmen derste anlatıyordu: - "Gelinler nikah töreninde neden beyaz giyer, bilir misiniz? Çünkü bu onun en mutlu günüdür." Bir ses yükseldi: - "Şimdi damatların neden siyah elbise giydiklerini anladım."
İki Fransız kadın konuşurlar : - "Peki, başkasından hamile kalmana kocan kızmadı mı?" - "Kızmadı. O prensip sahibidir, başkasının işine karışmaz."
Kız nişanlısını eve çağırdı: - "Otur Ali'ciğim. Evlenmeden önce tüm mazimi sana açıkça anlatmalıyım." - "İyi ama hayatım iki hafta önce anlatmıştın ya..." - "O iki hafta önceydi hayatım."
Roger ağır şartlar altında çalışan bir işçidir. Boş zamanlarını hep bowling ve voleybol oynayarak geçirmektedir. Karısı bu duruma üzülür ve bir hafta sonu onu striptiz kulübune götürmeye karar verir. O akşam beraberce kulübun kapısına gelirler. Kapıdaki koruma görevlisi, " Hey Roger.. seni görmek ne güzel!" der. - "Daha önce buraya gelmiş miydin Roger..?" - "Hayır hayır o adamı bowlingten tanıyorum." İçeri girerler ve bir masaya otururlar, garson gelir: - "İyi akşamlar Roger. Her zamanki gibi Cin tonik di mi?" - "Roger bana bak sen buraya daha önce geldin değil mi?" Hafif hafif öfkelenmeye başlayan karısını sakinleştirmek zordur.. - "Ne alakası var. Voleyboldan tanırım onu, bir iki tek içmişliğimiz var ordan yani." Karısı pek tatmin olmamıştır ama neyse. Derken stiriptizci kızlardan biri masaya gelir: - "Selam Roger. Yine özel masa şovundan mı istersin?" Roger boğazına kadar batmıştır... Karısı hışımla yerinden kalkar ve kulübu terk eder. Roger peşinden koşar. Kadın bir taksiye biner ancak taksi kalkamadan Roger da biner. Kadın öfkeden patlayacakmış gibidir.. ve korkunç sinirlidir.. Şoför: - "Bu geceki çok suratsızmış Roger.."
Adam barda gördüğü güzel bir bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve, "biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden haykırdı: "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!" Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek, "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandıklarını inceliyordum." dedi. Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi: - "Ne? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?"
80 yaşında bir adam doktora gider. Doktor adamın sağlığını sorduğunda adam "harika, 18 yaşında bir karım var ve benden hamile" der. Doktor birkaç dakika düşündükten sonra adama döner ve "sana bir hikaye anlatacağım", der.. "Avlanmaktan çok hoşlanan bir adam varmış. Her gün tüfeğini alarak ava gidermiş. Fakat bir gün dalgınlıkla yanına tüfek yerine şemsiyesini almış. Ormana gitmiş. Ağaçların arasında yürürken karşıda bir geyik görmüş. Hemen şemsiyeyi çıkartmış nişan almiş ve ... pat ... geyik yere yığılmış." Adam şaşırmış ve doktora dönerek "olamaz.. başka birisi vurmuş olmalı" demiş. Doktor: - "Kesinlikle!"
İki velet karar vermişler ki, bütün büyüklerin hayatlarında sakladığı en azından bir büyük sır var. Bir tanesi bu varsayımı denemeye kalkmış.. - "Anne ben her şeyi biliyorum." Annesi: - "Tamam anladım, al şu 1 milyonu babana hiçbir şey söyleme" demiş. Ufaklık çok memnun, babasına gitmiş: - "Baba ben her şeyi biliyorum!" Babası: - "Sus tamam, al şu 5 milyonu, annene hiçbir şey söyleme" demiş. Bizimki zevkten dört köşe, bütün büyüklere işleyen bir sistemi keşfetmenin keyfiyle... Ertesi sabah kapı çalınmış postacı gelmiş, ufaklık açmış kapıyı: - "Postacı amca ben artık her şeyi biliyorum." Postacı dizleri üzerine çöküp, kollarını iki yana açmış: - "Madem öyle gel bakalım baba sana bir sarılsın!"
Karı koca oturmuş televizyon izlerken, erkeğin canı sevişmek ister. Gider mutfaktan bir bardak su ile iki aspirin getirir, karısına uzatır: - "Al karıcığım, sana su ve aspirin getirdim!" - "Neden hayatım? Başım ağrımıyor ki?" - "Allaha şükür!"
- "Gençlik parkına kadar kaça götürürsün?" - "Yüz Ruble." - "Peki yanıma karımı da alsam?" - "Yüz Ruble?" Adam karısına döner: - "Bak sana beş para etmezsin diye boşuna demiyormuşum!"
Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış: - "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım." Hakim kocaya sormuş: - "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?" Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış: - "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?" Hakim sekreterine dönmüş: - "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."
Kadınla erkek konuşuyorlardı: - "Sevgilim, söyle bana hayatına giren ilk erkek ben miyim?" - "Tabii canım, ama anlamıyorum; nedense bütün erkekler hep aynı şeyi soruyorlar!"
Alış verişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer. Ortalığı dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur. - "Şöyle açıklayabilirim..." der. "Eve dönerken bu zavallı kızı gördüm. Çok yorulmuştu. Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim. Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası geçti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim ona. Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldığım fakat rengini beğenmediğin için hiç giymediğin süeteri ona verdim. Kızın pantolonu parça parça olmuştu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak üzereyken bana "Karınızın artık kullanmadığı başka bir şey var mı bu evde?" diye sordu... Ve işte buradayız..."
Genç nişanlılar ertesi gün evleniyorlardı. Erkek: - "Sevgilim, sabrım tükendi. Ne olur odama gel. Nasıl olsa yarın evleneceğiz." Kız öfkeyle yanıt verdi: - "Yağma yok öyle. Her seferinde böyle kandırdılar. Bir daha çürük tahtaya basmam."
Evli adama, sevgilisi durmadan baskı yapar; sakalını kesmesi için. Adam yalvarır: - "Başka bir şey iste sevgilim. Karım sakalıma bayılıyor. Beni öldürür, vallahi..." Sevgilisi o kadar ısrar eder ki; adam dayanamaz, gider kestirir sakallarını. Sevgilisinin yatakta buna teşekkürü müthiş olur. Adam geceyarısı eve döner, uyumakta olan karısının yanına sessizce uzanmaya çalışırken, kadın uyanır, karanlıkta elini uzatır, kocasının yanağını okşar ve uyku sersemi mırıldanır: - "Michael sevgilim. Bu saatte burada ne işin var? Kocam nerdeyse gelir, biliyorsun."
Karı-koca yatağa giriyorlar, tansiyonlar yükseliyor, sevişmeye hazırlanıyorlar. Ancak kadın durup dururken, "Dur, canım istemiyor, sadece bana sarıl" diyor. Adamcağız, "Neden?" diyor. Karısı: "Bir kadın olarak sevgi ihtiyaçlarimi anlamıyorsun" diyor. Adam, sevişemeyeceklerini anlıyor ve kadının istediğini yapıyor. Ertesi gün adam, karısını çok güzel bir mağazaya götürüp, alış veriş yapıyor... Kadın, 3 tane pahalı kıyafet deniyor ama karar veremiyor. Adam, karısına hepsini almasını söylüyor. Sonra, $200'dan 3 çift ayakkabı da alıyor.. Sonra, pırlanta küpeler alıyor. Kadın heyecanlanıyor, mutlu oluyor.. Kocasının delirdiğini düşünüyor ama umurunda değil, pırlanta kolye de alıyor. Kocası, "Kolye sevmezsin sen ama bunu beğendiysen, alabilirsin" diyor. Kadın zıplıyor, yerinde duramıyor mutluluktan. "Hazırım, kasaya gidelim" diyor kadın. Kocası: "Hayır, hayır bunları satın almayacağız ki" diyor. Karısının yüzü bembeyaz oluyor... - "Tabi almayacağız, bunlara sadece sarılmanı istiyorum!"
Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa'nin resmi önünde dua ediyor. - "Tanrım anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver. Güle güle anneanne..." Bir anlam verememiş bu duaya... Ancak ertesi gün acı haber gelmiş. Anneanne sizlere ömür... Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada: - "Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba..." Ertesi gün büyük baba da ölmüş... Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada: - "Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba..." Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmiş yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri... Sapasağlam. Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor. - "Ne oldu hanım?" - "Bizim postacı", demiş hanım. "Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş!"
Hafif meşrep kadına sorarlar: - "Sevişirken kocanızla konuşur musunuz?" Kadın sırıtarak cevap verir: - "Ararsa neden konuşmayayım?"
Hoca, evlilik ne demektir? - "Gündüzleri çifte hırlama, geceleri çifte horlama!"
Akşam eve geldiğinde karısını çırılçıplak gören adam; kadının elinden tutup gardoraba götürdü: - "Bak karıcığım giyecek bu kadar çok elbisen varken neden çıplak dolaşırsın ki", diyerek elbiseleri göstermeye başlamıştı: - "Bak sarısı, yeşili, mavisi, pembesi, merhaba müdür bey, eflatunu, moru..."
Cüce bir çiftle normal bir çift balayına bir otele gitmiş, bitişik odaları tutmuşlar. Normal çift, ilk gece uğraşmış, uğraşmış bir türlü becerememiş. Keyifleri kaçmış, yan odadan gelen sesleri dinlemeye başlamışlar. Bir de ne duysunlar? Yarım saatte bir "Haydi yallah hop hoop offfff!" sesleri ve kahkahalar yükseliyormuş. Sabah olmuş, kahvaltıya inmişler. İştahsız bir şekilde kahvaltıyı didiklerlerken bütün gece hoplayıp zıplayan cüce çift gelmiş. Cüceler sormuş bizimkilere "geceniz nasıldı?" diye. Bizimkiler de "Hiç, yatıp uyuduk bütün gece." Cüceler iç geçirmiş: - "Ah ne güzel! Biz o kadar uğraştık yatağa çıkamadık."
10 kişiyi öldürmekten ömür boyu hapis mahkumu olan adam hapisten kaçar. Kaçarken önüne çıkan bir eve girer ve yataklarında uyumakta olan bir çifti esir alır. Adamı bir sandalyeye, kadını da yatağa bağlar. Bir an etrafına bakınıp kadının üstüne atlar ve boynunu öpmeye başlar. Aradan bir dakika bile geçmez, mahkum yeniden ayağa fırlar ve odayı terkeder. Bunun üzerine adam karısıyla konuşmaya başlar: - "Sevgilim, bu adam yıllardır kadın görmemiş. Boynunu nasıl öptüğünü gördüm. Sanırım geri gelince seninle birlikte olmak isteyecektir. Aman ne derse yap, onu sinirlendirme, sadece memnun olmasını sağla ki burdan sağ çıkabilelim. Unutma ki hayatımız buna bağlı. Dayanıklı ol ve unutma, seni seviyorum!" Kadın bu sözler üzerine gülümser ve sakince konuşur: - "Haklısın sevgilim bu adam yıllardır kadın görmemiş ama o sırada benim boynumu öpmüyor, kulağıma senin çok yakışıklı olduğunu, seni çok beğendiğini söylüyordu. Hemen ardından da bana vazelinin banyoda olup olmadığını sordu. Dayanıklı ol ve unutma, ben de seni seviyorum!"
Kadın kocası işteyken sevgilisini eve çağırıyor, ikisi yatakta zevk dolu saatler geçirirken birden kapı çalıyor, bir de bakıyolar kocası eve erken gelmiş... Kadın panik içinde: - "Allahım bu nerden çıktı şimdi! Çabuk al topla kıyafetlerini, camdan atla kaybol!" Adam pencereden aşaği bir bakıyor: - "Hayır atlayamam, deli misin, nasıl yağmur yağıyor görmüyor musun!" Kadın deli gibi koşturuyor: - "Kocam bizi burda yakalarsa ikimizi de öldürür, atlamak zorundasın, hadi, çabuk çabuk!" Böylece adam çaresiz, kıyafetlerini kaptığı gibi camdan atlıyor. Ayağa kalkıp bir de etrafa bakıyor ki bir maratonun tam ortasına dalmış. Bozuntuya vermeden yarışçılarla koşmaya başlamış. Tabi çırılçıplak ve pantolonu gömleği elinde koşan bir tek kendisi olduğu için dikkat çekiyor... Koşuculardan biri soruyor kendisine: - "Siz hep çıplak mı koşarsınız?" - "Ah evet evet... Rüzgarın çıplak tenime değmesi kadar güzel bir duygu yok." - "Ama çıplak koşarken de kıyafetlerinizi hep elinizde mi taşırsınız?" - "Yaaa öyle... Koşu bitince arabama biner, giyinir, eve giderim diye." - "Gerçekten çok ilginç... Peki koşarken hep prezervatif de takar mısınız?" - "Aaa.. şeyy.. sadece yağmur yağdığı zaman..."
Ünlü diş hekimi sam ve eşi 50. evlilik yıldönümlerni kutluyorlardı. Sam birden eşine bir soru sordu: - "Sevgilim, bu elli yıl içinde beni hiç aldattın mı?" - "O da nerden çıktı?" diye sinirlendi eşi, "cevabı öğrenmek istemezsin herhalde" dedi. "İsterim" dedi Sam. "Lütfen anlat." - "Madem öğrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattım" diye cevap verdi eşi. "Kimlerdi bunlar?" diye sordu Sam. "İlki" diye anlatmaya başladı eşi "hani sen 30 yaşındaydın ve kendi kliniğni kurmak istiyordun da hiçbir banka sana kredi açmıyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir şey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern aletlerle kliniğini açabildin..." - "Canım benim. Benim için kendini feda ettin demek. Benim sevgili karıcığım" dedi Sam. "Peki ikincisi?" - "Hani 50 yaşında kalp krizi geçirmiştin ya, kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekıyordu, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu. Her an ölebilirdin. Dr. Halery onca yoldan kalktı geldi, ameliyatını yaptı. Sen hayata döndün" dedi eşi. - "Ah benim sevgili karım. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncü aldatışın?" - "Hatırlıyor musun, yıllar önce diş hekimleri odası başkanı olmak istemiştin de 247 oy eksikti...'
Evli bir çiftin çocukları olmuş. Adam, yeni doğan çocuğuna bakarak karısına demiş ki: - "Hayatım bu çocuk kime benziyor. Bir türlü kimseye benzetemedim..." Kadın kocasına dönmüş: - "Boşver, sen tanımazsın."
Adamla karısı her zamanki gibi kilisede vaaz dinlemeye gidiyorlarmış. Ancak adam her seferinde vaazın ortalarına doğru uyuklamaya başlarmış, o yüzden yerlerine oturmadan once karısı çantasından bir çengelli iğne çıkartmış: - "Bana bak adam..." demiş "bugün de yanımda uyuklarsan şu iğneyi artık nerene rastgelirse batırıcam." Derken kilise toplanmış, vaaz başlamış. Biraz sonra kadın başını yana doğru bir çevirmiş, kocası uyukluyor. Kadın: - "Benden günah gitti" diye iğneyi çıkarırken, Papaz; "bu evreni yaratan kimdir?" diye sormuş. Tam o anda kadın iğneyi batırıverince adam: - "ALLAAH" diye bağırmış. Papaz gülümsemiş, "adamı uyandırdım" diye kadın da gülümsemiş. Vaaz devam etmiş. 5-10 dakika sonra kadın yine başını çevirmiş, adam yine uyukluyor. Bu arada vaaz devam ediyor. Papaz: - "Allah'ın sizi duyması için ona şöyle seslenmeniz yeter..." derken, kadın yine adama iğneyi batırınca, adam: - "Ey yüce Tanrım!" diye bağırmış... Papaz yine onlara bakıp gülümsemiş, vaaz devam etmiş. 5-10 dakika sonra sonra kadın kocasına yine bakmış, adamın yine uyukladığını görünce: - "Pes yani pes" diye iğnesini çıkartmış. Papaz: "Peki Havva ikinci kez hamile kaldığı zaman Adem'e ne demiştir?" diye sorarken kadın bütün gücüyle iğneyi adama batırmış ve adam can havliyle bağırmış: - "Bana bak yeter artık! O elindeki bana bir kere daha değerse yemin ediyorum tuttuğum gibi koparacağım!"
Yeni evlenen bir çift ilk gecelerini geçirmek için bir otele gitmişler. Adam kadına: - "Sen hazırlan ben geliyorum" demiş. Adam banyoya girmiş ve kahkaha atmaya başlamış. Kadın şaşırmış: - "Bu daha ilk gece, şimdi sormayayım daha sonra sorarım" demiş. Aradan yıllar geçmiş, çift evlilik yıl dönümlerini kutlamak için ilk gecelerini geçirdikleri otele gitmeye karar vermişler. Adam yine banyoya girmiş. Kahkaha atmaya başlamış. Kadın "bu sefer sorucam" demiş. - "Sen ilk gecemizde de böyle gülmüştün, ne oluyor içerde?" demiş. Adam: - "Yirmi sene önce gravatıma işemiştim şimdi paçama işedim", demiş
İki arkadaş bir barda oturmuş, dertleşmektedirler: -"Ben" der biri, "evliliğimizin ilk zamanlarında, işten eve dönmek için sabırsızlanır; eve gelince de karımı bir güzel kucaklar, nefesi kesilene kadar kollarımda sıkardım." Diğeri çakır keyif, sorar: -"Ya şimdi?" İç çeker ilk konuşan: -"Şimdi mi? Daha fazla sıkmadığım için pişmanım..."
Delikanlı, bir kıza abayı yakmıştır ve artık evlenmeye karar vermişlerdir. Ancak, annesinden bir ricada bulunur, bir akşam eve 3 kız getirecektir, ve annesinden, evlenmeye karar verdiği kızın hangisi olduğunu tahmin etmesini isteyecektir. O gün gelir, akşam boyunca; delikanlı, annesi ve 3 kız sohbet ederler. Kızlar ayrıldıktan sonra, delikanlı annesine sorar, "Hangisi anne?". Anne tereddütsüz cevap verir, "kırmızı kazaklı, esmer olan". Delikanlı çok şaşırır, "Nerden anladın peki?". Anne cevap verir, "onu hiç gözüm tutmadı."
Zengin bir iş adamının kızı, kendisiyle evlenmek isteyen erkek arkadaşını ailesiyle tanıştırmak için evlerine yemeğe çağırır. Yemekten sonra baba damat adayıyla baş başa konuşmak ister ve onu çalışma odasına götürür. "Seninle şöyle erkek erkeğe konuşmak istiyorum", der. "Evlendikten sonra aileni geçindirmek için ne iş yapmayı düşünüyorsun?" Damat adayı duraksamadan yanıt verir: "Aslında benim elimden her iş gelir efendim, evlendikten sonra bir yerde kesinlikle bir iş bulurum. Sonra da nasıl olsa, Tanrı yardim eder." Damat adayının bu yanıtını kuşkuyla karşılayan iş adamı, bu kez daha somut bir soru sorar: "Peki içinde kızımı oturtabileceğin bir eve nasıl satın almayı düşünüyorsun?" Damat adayı yine duraksamadan cevap verir: "Ben aslında çok çalışkan bir insanımdır", der, "Gece gündüz çalışır, para biriktiririm. Sonra da nasıl olsa Tanrı yardım eder, biz de bir ev sahibi oluruz." Kızın babası bu kez sesini yükselterek sorar: "Peki oğlum ileride çocuklarınız olunca onlara nasıl bakacaksınız?" Damat adayı bu soruyu da yanıtlar: "Biraz önce söyledim ya, gece gündüz çalışır kazandığım tüm parayı biriktiririm. Sonra da nasıl olsa Tanrının yardımıyla çocuklarımızı büyütürüz." Damat gittikten sonra kız koşarak babasının yanına gelir: "Damadını beğendiğini gözlerinden anlıyorum babacığım, lütfen söyler misin onun en çok neyini beğendin?" Babası kızının yüzüne tatlı tatlı bakar: En çok benim hakkımdaki görüşünü beğeniyorum", der ve ekler: "Beni Tanrı sanıyor!"
Kadının beşinci kocası ağır hastaymış. Adam korkunç ağrılar içinde kıvranırken kadın telaşla söylenmiş: "Hemen gidip bir doktor çağırayım!" Kocası : "İyi ama", demiş, "bari doğru dürüst bir doktor çağır. İyi bir doktor olduğundan emin misin?" Kadın: "Emin olmaz olur muyum", demiş. "Ölen son kocamı da aynı doktor tedavi etmişti!"
Bir doktor, bir avukat ve bir matematikçi bir metres ya da bir eş edinmenin iyi ve kötü yanlarını tartışmaktadırlar. Avukat der ki:"Bir metres, kesinlikle daha iyidir. Eğer bir karınız varsa ve boşanmak isterse, bir sürü yasal problem çıkar." Doktor der ki: "Bir karınızın olması daha iyidir, çünkü eş bir tür güven duygusu verir ve stress düzeyinizi düşürür, bu da sağlığınız için yararlıdır." Matematikçi ise der ki; "İkiniz de yanılıyorsunuz. Hem metresiniz hem de karınız olmalı ki, karınız metresinizle ve metresiniz karınızla olduğunuzu düşündüğünde siz rahat rahat matematik çalışıyor olabilesiniz."
Senatörlerden birinin ölmesiyle başka bir parti üyesi onun yerine seçilir. Yeni senatör karısına telefon ederek, bu haberi vermek ister: "Bir senatör karısı olmak ister miydin?" diye sorar. Karısı biraz düşünür ve sorar: "Hangisinin?"
Görücüler aracılığıyla evlenilen bir dönemde, son derece çirkin bir adam evlenmeye karar vermiş ve yakınlarından kendisine bir kız bulmalarını istemiş. Yakınları da, adam da çirkin olduğu için, güzel olmayan bir kız bulmuşlar. Hazırlıklar yapılmış, nikah olmuş bitmiş, sıra gerdek gecesine gelmiş. Adam gelinin duvağını kaldırmış, bir de bakmış, berbat bir surat. Tam kaçıp gitmeyi düşünürken, kendisinin de ne kadar çirkin olduğunu hatırlayan adam, "e iki ev yıkılacağına bir ev yıkılsın!" deyip gerdeğe girivermiş.
Evleneli henüz bir ay olmuştur. Mutlu koca genç ve güzel karısına sarılır: -"İlk aşk ne kadar tatlı değil mi sevgilim?" Genç karısı yanıtlar: -"Evet... Ama seni tanıdığım için de çok mutluyum..."
İki samimi zampara dolaşırlarken, yolun karşısında iki kadın görürler. Bir tanesi "şu karşıdaki kadınlar var ya; biri karım, biri de metresim" der. Diğerinin rengi biraz solar. İlki, hasta mı olduğunu sorunca cevap verir:-"O iki kadın var ya; onlardan biri karım, biri de metresim..."
Kanser nedeniyle ölüm döşeğinde olan bir adama oğlu sormuş: -"Baba neden herkese AIDS hastası olduğunu söylüyorsun?" -"Ben öldükten sonra annenle kimse evlenmesin diye!"
Kızın biri derslerde çok konuştuğu için bütün öğretmenlerin başbelası olmuş. En son müdürden rice etmişler, o da kıza bir not verip eve götürmesini istemiş. Notta, "Kızınız çok geveze, bütün gün konuşup sınıfının huzurunu bozuyor; lütfen gereğini yapınız" yazıyormuş. Ertesi gün kız çekine çekine müdürün odasına girmiş:-"Babam size bir not yolladı hocam", deniş ve notu bırakmış; müdür notu okumuş:-"Müdür bey, sizi bir akşam evimizde misafir edelim, siz kızımın annesiyle tanışın da geveze nasıl olurmuş bir görün!"
Genç kız sevgilisine telefon eder:-"Aşkım? Bu gece bize gelmesen daha iyi olacak sanırım. Babam çok sinirli, gelirsen bir tatsızlık olabilir; geçen gece onun arabasını alıp şehirde gezdiğimiz fark etmiş!" -"Hadi ya? Nasıl anlamış ki hayatım, arabayı aldığımız yere aynen park ettik!" -"Öyle de sevgilim, o gece çarptığımız bir adam vardı ya; o babammış!"
Ufak çocuk annesiyle konuşmaktadır, sorar: -"Anne, melekler uçar mı?" -"Uçar oğlum..." -"Hepsi mi?" -"Evet hepsi." -"Peki bizim hizmetçi kızı neden hiç uçarken görmüyoruz?" -"A a... Ne alakası var oğlum?" -"Babam ona meleğim diyor da?" -"Demek öyle! Gel bak bakalım, şimdi nasıl uçacak!"
Sorumsuz bir adamın evinde yangın çıkmış. Komşularından biri o taraftan geliyormuş ve adama seslenmiş: -"Komşu komşu! Evin yanıyor!" Adam hiç tınmamış: -"Ev işlerine bizim hanım bakıyor..."
Genç sevgililer konuşuyorlarmış. Genç kız oğlana haykırmış: -"Sevgilim, bir tanem, sen hayatımın tek erkeğisin!" Oğlan, duyduğu sözlerden mest olmuş şekilde cevap vermiş: -"İnandırsana beni o zaman..." -"Tamam, hayatımın en kutsal iki şeyi üzerine yemin ediyorum!" -"O zaman olabilir. Peki neymiş bu en kutsal iki şey?" -"Çocuklarım!"
Karısı vefat eden adamı, cenaze işleriyle ilgilenen kişi arar ve sorar: -"Başınız sağolsun efendim. Vefat eden eşinizin gömülmesini mi, mumyalanmasını mı, yakılmasını ve küllerinin denize atılmasını mı tercih edersiniz?" Adam cevaplar: -"Lütfen üçünü de yapın, garanti olsun..."
Çok ünlü bir sihirbaz, birbirinden enfes numaralarla dolu bir gösteri yapmış. Gösteri sonunda onu ayakta alkışlayanlardan bir adam, bütün bu numaraları nasıl yaptığını kendisine öğretmesini istemiş. "Söyleyemem" demiş sihirbaz ve "öğretirsem, sizi öldürmek zorunda kalırım" diye eklemiş. "Tamam" diye cevap vermiş adam, "o zaman karıma öğretin!"
İşyerinde yeni tanışmış iki adam, iş çıkışı bir bara takılırlar. Evli olan, bekara şöyle der: -"Bütün evliliğimiz boyunca, eşimle ne tek bir kavga ettik, ne de birbirimize tek bir kötü söz söyledik!" Bekar olan imrenir: -"Ne güzel abi, çok sevindim senin adına.." -"Evet ya! İnşallah ikinci haftamız da böyle geçer!"
Evlilik yıldönümleriydi ve ilk buluştukları sinemada, romantik bir film izleyeceklerdi. Yeni aldığı giysileriyle son derece şık gözüken adam, tam içeri girecekken eşine döndü ve: -"Bu ceketi giymek tam bir hataydı hayatım..." -"Neden sevgilim, çok yakışıklısın bu akşam..." -"Olabilir, ama biletler diğer ceketimin cebindeydi..."
Yeni evlilerden kadın, adamı haşlıyormuş: -"Bana bak Hilmi, dün gece seni yine meyhaneden çıkarken görmüşler. Vallahi abimlere söylerim, gereğini yaparlar..." -"Karıcığım güzel söylüyorsun da, çıktığımı kimse görmesin diye en son ben çıkarsam da eve geç geldim diye kızacaksın... N'apıcam ben şimdi?"
Adamın biri bir kitap mağazasına girer ve sorar: -"Filanca yazarın, "Evin reisi erkektir" adlı kitabı elinizde var mı acaba?" Kitapçı yanıtlar: -"Ne yazık ki beyefendi, masal kitabı satmıyoruz..."
Son nefesini vermek üzere olan kadın, vasiyet gibi sözler eder kocasına: -"Söz ver bana, benden sonra biriyle evlenirsen, ona elbiselerimi giydirmeyeceksin!" Adam da cevap verir: -"Saçmalama hayatım. Birincisi, sen haftaya kadar iyileşirsin; ikinci, onun boyu daha uzun, elbiselerin ona gelmez..."
Üstada sormuşlar: -"Evli kadın ile dul kadın arasında ne fark vardır?" Cevaplamış: -"Dul kadın kocasının nerede olduğunu bilir... Evli kadın bilmez..."
Daha evleneli birkaç ay olan kızı, eve yüzü mosmor dönen anne sorar: -"Kızım n'oldu sana? Hangi barbar yaptı bunu sana?" -"Kocam yaptı!" -"Hani Japonya'ya gitmişti?" -"Ne biliyim, ben de öyle zannediyordum!"
Her gün işte gördüğü bir erkek arkadaşının kulağında küpe olduğu adamın dikkatini çeker, yanına gidip sorar: -"Senin küpe taktığını bilmiyordum..." -"Takmıyordum..." -"Yeni farkettim de ben, ne zamandır takıyorsun?" -"Karım onu yazlıktaki yatağımızın içinde bulduğundan beri..."
Kadın kocasını en yakın arkadaşıyla aldatıyordur. Yine ateşli bir gecede, kocası evi arar. Kadın apar topar telefonu açınca, adam da aceleyle giyinmeye başlar. Kadın telefonu kapatıp yanına gelir. -"Giyinmene gerek yok, kocam gelmeyecekmiş bu gece..." -"Emin misin, nereden biliyorsun?" -"Bu gece seninle iş konuşuyormuş ve sizde kalacakmış..."
Daha çocukları doğar doğmaz boşandığı eşine ödeyeceği nafakayı kızına teslim eden baba, ona şöyle der: -"Al şu parayı kızım. Bugün 18 yaşın doluyor, bu annene vereceğim son para. Verdikten sonra bir adım geri çekil ve yüz ifadesini seyret..." Kızı dediğini yapmış: -"Anne, bu babamın sana vereceği son paraymış. Bunu alınca yüzündeki ifadeyi seyretmemi istedi..." -"Sağol kızım, sen de babana git ve de ki: -"18 seneden sonra bilmeye hakkın var, benim babam aslında sen değilmişsin." ve sonra yüzündeki ifadeyi seyret..."
Yoldan geçen genç kızlara sulanan kocasına kadın çıkışmış: -"Ne zaman genç bir kız görsen, ağzının suyu akıyor, evli olduğunu unutuyorsun!" -"Yok yahu! Asıl o zaman evli olduğumu hatırlıyorum!"
Adam cinsel sorunları ile ilgili olarak doktora gider: -"Artık kocalık vazifelerimi yerine getiremiyorum, karım da çok mutsuz, lütfen bir çare!" Doktorun hoşuna gitmese de, adamcağıza yardım olsun diye Viagra veriyor. Bir hafta sonra şans eseri yolda karşılaşıyorlar adamla, doktor sorar: -"Eee, nasıl gidiyor, karınız artık memnun mu?" -"Bilmem doktor bey, daha eve gitmedim ki?"
Adamın biri meyhanede boyuna içiyormuş. Arkadaşı yanına gelip bir sorun olup olmadığını sormuş. -"Sorma" demiş adam, "kaynanam benimle bir hafta boyunca konuşmayacağına yemin etti..." -"Oğlum ne üzülüyorsun o zaman, sevinsene?" -"İyi de... Bugün bir haftanın son günü..."
-"Kırmızı dantelli iç çamaşırlarını çok seksi buluyorum" der kadın, arkadaşına. Arkadaşı şaşırır: -"E peki koacana nasıl giydiriyorsun onları?"
Yıldırım nikahla evlendiği eşiyle otele giden adam, karısını oradaki herkesin tanıdığını fark edince şaşırır ve otel müdürüyle konuşur: -"Eşimi tanıyor musunuz?" -"Pek tabii ki efendim, bizim en iyi müşterilerimizdendir. Balayını her sene burada geçirir..."
Boşanma davası sonuçlanır, hakim kadına 500 milyon lira nafaka bağlanmasına karar verdiğini ilan eder. Koca büyük sevinçle konuşur: -"Sağol be hakim bey, arada ben de bir 100 milyon lira veririm, geçinir gider..."
-"Oğlum ne bu hal, kim dövdü seni?" -"Sorma baba, kız arkadaşımla tango yapıyorduk, babası geldi!" -"E oğlum ne var tango yapmakta?" -"İyi de babası sağırmış!"
Kadın bir araştırmaya cevap verir: -"Hayatımın en güzel saatlerini televizyona borçluyum..." -"Neden, programları mı beğeniyorsunuz, çok mu izliyorsunuz?" -"Hayır hayır, ben seyretmiyorum. Kocam seyrediyor!"
Okyanusun üzerinde düşmekte olan bir uçaktaki kadınlardan biri ayağa kalkar, üzerindeki bütün elbiseleri çıkarır ve konuşur: -"Ben öbür dünyaya gitmeden önce, bir erkeğin çıkıp bana kadınlığımı iliklerime kadar hissettirmesini istiyorum!" Bunun üzerine bir erkek hemen kalkar ve gömleğini çıkarmaya başlar. Gömleğini yavaşça çıkardıktan sonra kadına uzatır: -"Gömleğimi ütüler misin?"
2 zampara arkadaş yolda yürüyorlarmış. Birden birisi kenara çekilmiş ve iki kadını göstermiş: -"Eyvah, karım ve metresim yanyana bu tarafa geliyorlar!" Arkadaşı da bembeyaz bir suratla yanına gelmiş: -"Abi o iki kadın var ya, onlar benim de karımla metresim!"
Adam patronuna neden işe geç geldiğini anlatıyormuş: -"Patron, anlarsın ya, bugünlerde baba olmak üzereyim..." -"E bu harika! Hemen eşini de alıp bunu kutlamaya gidelim!" -"Yok patron... Mümkünse karım bunu hiç duymasın..."
Adamın biri uzunca süredir, hemen her gecesini iş bahanesiyle dışarıda geçiriyormuş. Uzunca bir aradan sonra, o gece evde kalacakmış. Karısıyla birlikte uyumuşlar. Gecenin bir vakti kapı çalınmış, karısı refleks olarak bağırmış: -"Eyvah kocam geldi!" Adam da refleks olarak dolaba saklanmış...
Birlikte geçirdikleri ilk geceden sonra, kız çocuğa -"Umarım benim hakkımda kötü şeyler düşünmüyorsundur, ben bir erkeğin kollarına kendini hemen bırakan kızlardan değilim..." -"Tamam canım, merak etme her şey yolunda..." -"Sen bir ilksin..." Delikanlı iyice duygusallaşır ve sorar: -"Seninle birlikte olan mı?" -"Hayır, bana inanan..."
-"Artık seni yanında kız arkadaşınla birlikte görmüyorum hiç... Ne oldu gözlük takmaya başlayınca görünüşü seni rahatsız mı etti?" -"Hayır... Gözlük takmaya başlayınca sanırım benim görünüşüm onu rahatsız etti..."
50'li yaşlarında iki kadın sohbet ediyorlarmış, biri diğerine kocasından bahsetmiş: -"Yıllar geçtikçe, kocam bana daha da çok ilgi duymaya başladı, ne kadar şanslıyım..." -"Normal bence... Ne de olsa kocan antikacı..."
Virajlı bir yolda dağın zirvesine doğru arabayla giden bir çift vardır. Erkek sürekli bir eliyle kızın elini, yüzünü tutmaya başlar. Virajdan gözü korkan kız -"Hayatım neden iki elini de kullanmıyorsun?" diye çıkışır, çocuk cevap verir: -"Çok isterdim bir tanem ama bir elimle de arabayı kullanmak zorundayım..."
Haftalardır hemen hemen her gün doğum kontrol hapı alan bir müşterisi, o gün gelip de sadece aspirin alınca eczacı sorar: -"Hayırdır? Haftalardır her gün doğum kontrol hapı alıyordunuz, şimdi almadınız, bir çocuk istiyorsunuz herhalde?" -"Bilmem, olabilir. Kocam iş gezisinden yeni döndü..."
Evlendiğini duyduğu bir arkadaşını, o zamandan beri görmemişti, sordu: -"Eee, evlilik nasıl gidiyor?" -"İyi güzel de, karımın bir ikizi var, ayırt etmek hala çok zor oluyor..." -"Peki nasıl idare ediyorsun?" -"Valla karım seviştikten sonra sigara yakıyor..."
Orta yaşlı kadın, evine misafirliğe gelen gence bir teklifte bulunur: -"Saklambaç oynasak ya? Eğer beni yakalarsan dudağımdan öpersin." der ve duraklar: -"Bu arada bulamazsan, ben dolapta olacağım..."
Eşinin çok güzel bir sarışın kadına selam verdiğini gören kadın, nereden tanıştıklarını sorar: -"Meslekten" der adam, kadın hırçınca sorar: -"İyi de kimin meslekten? Seninkinden mi, onunkinden mi?"
Adam, doktorunu arayıp yakınır: -"Doktor bey, karıma bir gün demişsiniz ki, çocuğunuz olması için, güney sahillerinde vakit geçirmeniz iyi olur. Biz bütün yaz Antalya'daydık, hala çocuğumuz olmuyor?" -"İyi de beyefendi, ben karınıza yalnız gitmesini tavsiye etmiştim..."
Adamın biri, işte olması gereken bir gecede, karısına sürpriz yapmak için eve gelir. Bir de bakar ki karısı ve bir adam yatağın üstünde yarı çıplak yatıyorlar. Genç hemen kadının nabzını tutar ve: -"Aslında çok önemli bir şey değil, az önce söylediğim vitaminler bu çarpıntıyı engeller" der. Kadın, yüzü bembeyaz, gence söyler: -"Seninle daha yeni tanıştığımızdan kocamın doktor olduğunu söylemeyi unutmuşum."
Adamın biri karısı çok seviyormuş. Ölüm döşeğindeyken, karısıyla konuşmuş ve evlendikten sonra biriyle birlikte olmamasını istemiş. -"Eğer beni aldatırsan, her aldatışında mezarımda bir kez dönerim..." Bir süre sonra adam ölmüş. Yıllar sonra kadın da ölmüş ve öteki tarafta kocasını aramaya başlamış. Ancak bir tek isimden kimse adamı çıkaramamış, en sonunda kadın birine şöyle anlatmış: -"Beni çok seven bir kocam vardı, ama öldükten sonra ben onu defalarca aldattım, şimdi çok üzgünüm ve onu arıyorum. Adı da Kemal. Bana demişti ki beni her aldattığında mezaarımda bir kez döneceğim..." Bunun üzerine etraftakiler bir ağızdan yanıt vermişler: -"Haaa, şimdi anladık... Sen vantilatör Kemal'i arıyorsun!"
Evleneli daha bir sene olmuş bir çift, kadının rahatsızlıkları ile ilgili doktora giderler, ama kadın da öyle bir hastadır ki, ağrımayan sızlamayan yanı yoktur. Kocası, kadının bütün dertlerini anlatmasını bekledikten sonra doktora dönüp ekler: -"Yani doktor bey, ben hiç randıman alamadım!"
Adamın karısı kumara düşkünmüş, o da çaresiz, kumar oynadığı yerlere onunla beraber gidiyormuş. Karısı kaybettikçe, yanına gidip soruyormuş: -"Nasıl gidiyor serçem?" Birkaç dakika geçiyor, yine soruyormuş: -"Nasıl gidiyor bülbülüm?" Böyle böyle, adam neredeyse bütün kuş isimleri ile karısına hitap etmiş. Bu olay, seyredenlerden birinin dikkatini çekmiş ve adamın yanına gidip sormuş: -"Eşinizle aranızda özel bir esprisi mi var, hep kuş isimleri ile hitap ediyorsunuz?" -"Yok birader yok... Bu kadar insanın içinde açık açık kuş beyinli diyemem ya!"
Birer çocukları olan iki dul, evlenirler. Sonra bu evlilikten de bir çocukları olur. Yıllar geçer, bir gün adam kavga sesleri duymaya başlar, ve karısına ne olduğunu sorar, kadın da anlatır: -"Valla bey, benimkiyle seninki bir olmuşlar, bizimkini dövüyorlar..."
Karısı hapisten yeni çıkan eşine itiraflarda bulunur: -"Senin hapiste geçirdiğin yıllarda çok sıkıntı ve yalnızlık yaşadım. Bu nedenle hayatıma tam bir düzine erkek girdi..." -"Takma kafana. Hapiste benim hayatıma iki düzine erkek girdi..."
3. evliliğini yapan kadın, balayından dönmüş, arkadaşıyla dertleşiyormuş: -"Sorma arkadaş, tavırları o kadar etkileyici, sözleri o kadar büyüleyiciydi ki! Hayatımın erkeğini buldum zannederken, ne kadar da hatalı bir evlilik yapmışım!" -"Ne oldu ki?" -"Gittik balayına, otele yerleştik. İkimiz de soyunduktan sonra anladım ki çok büyük bir hata yapmışım." -"Cinsel sorunları mı varmış adamın, neymiş ki?" -"Yok. Soyunup da banyoya gidince o, cüzdanını kontrol ettim, beş parasızın tekiymiş."
Bankta sevgililer oturmaktadır. Delikanlı konuşur: -"Hayatım, bana böyle hülyalı bakışlar atmaya devam edersen, kendimi tutamayıp seni öpeceğim..." -"Acele et, ben de bu gidişle böyle hülyalı bakışlar atmaya devam edemeyeceğim..."
Adam iş gezisine çıkarken bir adam tutup, evini gözlemesini ve anormal bir durum çıkarsa hemen kendisini aramasını söyler. Gezisinin 3. haftasında, -"Çabuk gel!" diye bir telgraf gelir, apar topar uçağa atlayıp döner. Adama sorar: -"N'oldu? Bu kadar haftadır bir şey olmadı da, şimdi ne oldu?" -"Efendim siz gittiğiniz günden beri, her sabah saat 9'da atletik bir beyefendi evinize girip, akşam 8'de ayrılıyordu. Dün 11'de gelip 4'te ayrılınca bunun bir anormallik olduğunu düşünüp sizi aradım."
Memurlar arasında bir anket yapılır. Sonuçlar ilginçtir. Ankete katılan tüm evli erkekler, en çekindikleri amir olarak şunu yazarlar: -"Karım!"
Kadın kocasına bağırmaktadır: -"Artık beni sevmiyorsun, beni kesin aldatıyorsun!" -"Öyle deme hayatım. Sana defalarca benim için bu dünyada sadece bir kadın olduğunu söyledim." -"Evet evet söyledin, ama onun hangi kadın olduğunu söylemedin!"
Kadın arkadaşına dert yanar: -"Kocam olacak herifin benimle sadece param için evlendiği artık iyice ortaya çıktı..." -"Bak dememiş miydim sana göründüğü kadar aptal değil diye?"
Adamın biri işine her gün vapurla gitmektedir. Ancak, her sabah karşısına aynı adam oturup ona bakarak, "boynuzlu, boynuzlu" diye mırıldanmaya başlar. Başta umursamasa da, birkaç ay sonra adam iyice sıkılmaya başlar ve karısına durumu anlatır. Ertesi gün vapura yine biner, adam yine mırıldanır: -"Dedikoducu herif, dedikoducu herif..."
Adam sabah işe biraz geç kalır. Yüzü kir pas içinde çıkagelir. Arkadaşları sorarlar, başına bir iş mi geldi diye, adam açıklar: -"Yok yahu. Bu sabah 3 aydır bizde olan kaynanamı uğurladım da, onu götürecek olan lokomotife sarılıp defalarca öptüm..."
Genç avcı, ailesiyle Afrika'da ava çıkar. Bir ava sessizce yaklaşırken, karısının çığlığını duyar: -"Kocacım, yardım et çabuk, bir goril annemi kaçırıyor!" -"Bu gorilin sorunu hayatım!"
Adam banyoda şarkı söyleyerek traş olmaktadır. Bu neşeli hal karısının ilgisini çeker ve kadın sorar: -"Hayırdır, nedir bu keyif?" -"Traş olurken kendimi 20 yaş genç hissediyorum." -"Yaaa... İStersen artık gece yatmadan önce de traş olmayı dene!"
Postaneye yeni gelen bayan memur, pek alımlıdır. Kasabanın gençlerinden biri, çeşitli vesilelerle postaneye gitmeye başlar. Bir gün artık canına tak eder ve bir kağıt yazıp kıza uzatır: -"Seninle tanışmak istiyorum!" Bu sırada kız bakınca, genç alışkanlıkla -"Ne kadar?" diye sorar: -"Gecesi 300 dolar!"
Kız sevgilisiyle birlikte eve gelir, birkaç dakika oturduktan sonra, yüzleri birbirlerine yaklaşırlar ve romantik bir öpüşme başlar. Biraz sonra yüzleri birbirinden ayrılır, kız tam ağzını açıp birşey söyleyecekken, papağanı konuşur: -"Sevgilim, sevgilim, beni ilk öpen erkek sensin, beni ilk öpen erkek sensin!"