CİMRİ FIKRALARI

613– Merdiven

Zengin bir cimri ölür ve iş yeri de oğluna kalır. Bir gün oğlu mimarı çağırır ve binaya giriş basamağının çok aşınmış olduğunu söyleyerek yapılmasını ister. Mimar itiraz eder:

– 30 yıl önce bir kez altüst yapmıştık. Korkarım altı da aşınmıştır.

614– Son diş

Sokakta karşılaşan iki cimri arasında şu konuşmalar geçer:

– Üzgün görünüyorsun, neyin var?

– Sorma, canım çok sıkılıyor.

– Neden?

– Tarağımın bir dişini kırdımda…

– Aman canım, tarağın bir dişi kırıldı diye insan bu kadar üzülür mü hiç?

– Evet ama, kırılan tarağın son dişiydi…

615– Mutluluğun sebebi

Adamın biri yeni baba olmuştu. Bir gece yarısı uyanan karısı onu çocuğun beşiği yanında gördü. Genç baba beşiğin başına eğilmiş ve yüzünde sevinç, hayranlık ve mutluluk ifadeleri okunuyordu. Kadın bir müddet gururla kocasını seyrettikten sonra tatlı bir sesle:

– Ne güzel değil mi kocacığım? diye sordu.

– Evet karıcığım. Deminden beri düşünüyorum da bu kadar ucuza, bu kadar sağlam bir beşiği benden başka kimse yaptıramazdı değil mi?

616– İnce pazarlık

Ana, baba ve üç çocuktan oluşan cimri bir aile geziye çıkmışlar. Gidecekleri şehre ulaştıklarında, baba taksi tutmak istemiş. Şoförden gideceği adrese kaç paraya gideceğini sormuş:

Şoför:

– Siz ve karınız için beşyüzbin lira alırım, çocuklardan para almam, deyince, cimri baba çocuklarına dönmüş:

– Haydi çocuklar, binin arabaya, şoför amca sizi götürsün, biz annenle geze geze geliriz.

617– Yabancı dilenci

Cimri, kapısını çalan dilenciye:

– Bizim kasabamızda bunca fakir varken, bir yabancıya para vermem doğru değildir, dedi.

Dilenci:

– Ama ben buralıyım.

– Atma be kardeşim… Eğer bu kasabadan olsaydın benden sadaka istemezdin…

618– Son nefes

Cimriliği ile tanınmış bir zengin ölmüştü. Tanıyanlardan biri arkadaşına:

– Haberin var mı, bu sabah saat yedide son nefesini verdi.

– inanmam vallahi, o kimseye bir şey vermez.

619– Merhum sağ olsaydı

İki kişi, en yakın arkadaşlarının cenazesinden geliyorlardı. Bir lokantaya girip karınlarını doyurmaya karar verdiler. Yemekler yenildikten sonra hesabı ödemeye ikisi de pek niyetli değildi. Biri yüzsüzlüğünü gösterdi:

– Keşke merhum da şimdi aramızda olsaydı.

– Ne olurdu?

– Ne olacak? Hesabı ikimize de ödetmezdi…

620– İnsanî pırıltı

Her sabah aynı köşebaşında duran dilenci, son model lüks arabasından inen zengin cimriye belki yüz keredir el uzatıyor, ancak hep hava alıyordu.

Bir sabah zengin adamın keyfi tuttu. Dilenciye sordu:

– Hangi gözümün takma olduğunu bilirsen yüz kâğıt var sana…

Dilenci düşünmeden:

– Sağ gözünüz beyim takma, diye cevap verdi.

– Nereden bildin?

– O gözünüzde insanî bir pırıltı var da…

621– Boşuna masraf olmasın

Cimriliğiyle meşhur bir adam, hasta yatağında yatarken doktor çağırdılar. Doktor geldi, muayeneden sonra ümitsiz bir tavırla kaşlarını kaldırdı:

– Maalesef ümit yok. Hastanızı kurtaranlayız… Cimri hasta yataktan hafifçe doğruldu:

– Öyleyse ışıkları söndürün. Boşuna yanıp masraf olmasın!

622– Yarım saat beklerim

Çiftlik sahibi kuyudan su çekerken içine düştü. Suyun içinde can havliyle çırpınmaya başladı. Bir yandan da"imdat"diye bağırıyordu. Karısı duydu ve yetişti. Kuyuya eğilip kocasını görünce:

– Aman biraz dayan, tarlada çalışan gündelikçi işçileri çağırayım da çıkaralım seni, dedi.

– Bir dakika, dedi adam. Şimdi saat kaç?

– 11.30 kocacığım.

Adam nefes nefese karısını uyardı:

– Hemen çağırma işçileri. Öğle paydosuna fazla bir şey kalmamış. Ben saat 12'ye kadar yüzerim kuyuda. O zaman çağırırsın.

623– Manav

Semt manavı, cimri müşterisine bir türlü meyva sa‑tamıyordu. Adam geliyor, iki limon, bir demet havuç alıp gidiyordu. Mevsimine göre muz, üzüm, kavun, karpuz, portakal aldığı görülmemişti.

Birgün manav, sağlığına düşkün olduğunu bildiği müşterisine bir salkım üzüm göstererek:

– Günde bir kilo yeseniz vücudunuz temizlenir, dedi.

– Teşekkür ederim, dedi adam,"ben yıkanarak temizlenirim!…"

624– Serenat

Müzikli eğlenceli bir lokantada yeni zenginlerden birinin masasına yaklaşan kemancı sordu:

– Bir serenat ister miydiniz?

– Teşekkür ederim, ben biftek yiyeceğim.

625– Sosis kalsın

Bir cimri, bir sosis satın alır ve kendisine bir tüp hardal verilir.

– Benim hardala ihtiyacım yok.

– Fakat hardal parasızdır.

– Ha öyle mi? Sosis kalsın, bana yalnız hardal verin!

626– Bedava ısı

Cimri, karısına soruyor:

– Odada ısı kaç derece?

– 15 derece.

– Dışardaki sıcaklık kaç derece?

– 20 derece…

– Öyleyse pencereleri aç ki dışarıdaki 5 derecelik ısı içeriye girsin.

627– Böylesi daha kârlı

Pinti Hamid, kendisim tedavi etmesi için bir tabip çağırtır. Tabip gelir. Hastanın hasisliğini bildiğinden 40 kuruş peşin verildiği takdirde muayene edeceğini söyler.

Beklenmedik bir teklifle karşılaşan Pinti Hamid, tabibe:

– Yarın gel, cevabını vereyim, der.

Tabip gider. Pinti Hamid bu defa mahalle imamını getirtir, ona:

– Ben ölürsem cenazemi kaça kaldırırsın? diye sorar. İmam:

– 20 kuruşa kaldırırım, cevabını verince:

– Böyle ölmek tabibe baktırmaktan daha kârlıdır, düşüncesine varıp muayene olmaktan vazgeçer.

(Mecmûa‑i Letâif ten)

628– Vereyim mi?

Aynı apartmanda oturan iki komşu konuşuyorlar:

– Sokağın köşesindeki berber, benden bir milyon lira borç istiyor vereyim mi?

– Evet ver. Çünkü sen vermezsen benden isteyecektir.

629– Az para

Sarhoş bir dilenci bir gün hayli zengin bir cimrinin önünü keserek sadaka istedi. Cimri:

– Az para vermek benim şanıma yakışmaz, dedi. Bu sözden umutlanan dilenci:

– Daha iyi ya efendim, o halde çok veriniz, deyince, cimri:

– O da sana yakışmaz, karşılığını verdi.

630– İskoç'un resti

Bir İngiliz gazetesi İskoçyalıların cimriliklerine dair bir sürü fıkralar yayınlamaya başlamıştı.

Günün birinde yazı işleri müdürüne İskoçya hakkında biri şu mektubu gönderdi:

– İskoçlarla alay etmekten vazgeçmezseniz, gazetenizi komşudan alıp okumaktan vazgeçeceğim.

631– Yelpazelenme

Bir İskoçyalı büyük bir fedakârlık yapmış, annesinden kalan eski bir yelpazeyi nişanlısına hediye etmişti.

Ertesi gün de nişanlısını ziyarete gitti. Fakat içeri girince bir de ne görsün? Genç kız yelpazeyi açmış, yelpazelenmiyor mu?

– Sevgilim!… diye feryadı bastı İskoçyalı, çıldırdın mı sen? Ne yapıyorsun? Yelpaze ile yelpazelenirsen eskiteceğini hiç düşünmedin mi, o kıymetli şeyi?

– Peki, nasıl kullanacağım bunu? Bari kullanma şeklini de öğret.

– Bizim gibi… Yelpazeyi açıp yüzünün önünde tutacaksın. Sonra yüzünü yavaş yavaş sağdan sola, soldan sağa sallamaya başlayacaksın.

632– Birinci mevki

Bir İskoçyalı, üçüncü mevki biletle, birinci mevki vagona oturmuştu. Kondüktör, İskoçya'lıya hatasını hatırlattı. İskoçyalı:

– Trene telâşla bindim, diye özür diledi. Kaçıncı mevki olduğuna dikkat edemedim. Bu kez idare edin, dedi.

Kondüktör kabul etmedi. İskoçyalı ise, bir türlü birinci mevki vagonu terketmiyor, münakaşa uzadıkça uzuyordu. Bu inatçı yolcuya bir ders vermek isteyen kondüktör, adamın filede duran bavulunu alarak pencereden dışarıya attı. Aynı anda İskoçyalı feryat edip dövünmeye başladı:

– Katil adam! Ne yaptın? Bavulun içinde oğlum vardı!…

633– Kutlu olsun

Hollywood'un ünlü komedyenlerinden Jerry Lewis, cimriliği ve faturalarını geç ödemesiyle tanınmış bir kişidir.

Şöyle bir örnek anlatılır:

Jerry Lewis'e bir gün, terzisinden, altında şöyle bir not bulunan bir fatura gelmişti:

"Bu fatura tam bir yaşındadır."

Jerry Lewis, faturayı ikinci bir notla geri gönderdi:

"Doğum günü kutlu olsun!"

634– Uyanmasaydım mahvolmuştum

Cimri bir adam, rüyasında eşe‑dosta mükellef bir ziyafet verir. Masrafların gırla gittiği bir yerde kan ter içinde uyanır ve parmaklarını şıkırdatarak, göbek atıp oynamaya başlar. Uykudan uyanır uyanmaz onu böyle gören karısı şaşırır:

– Çıldırdın mı herif? der. Cimri:

– Ne çıldırması hanım, az daha uyusaydım kül olacaktım… der.

635– Bedava müzik

İskoçyalı bir aile komşularına yeni evlerini gezdiriyordu. Büyükçe bir odaya girdiler. Aile reisi:

– Burası da müzik dinleme odası.

– İyi ama burada müzik aleti yok ki?

– Evet öyle ama, komşunun çaldığı plaklar, kasetler en iyi bu odadan duyuluyor.

636– Aynı ücret

Cimri adamın biri işyerine gitmek için taksi tutmuştu, ineceği sırada ücret olarak ikiyüz lira isteyen taksi şoförüyle tartışmaya başlayınca şoför şöyle dedi:

– Bu ücrete itiraz ediyorsunuz ama, geçen gün karınız bindi, aynı yere geldik, aynı parayı istedim, verdi.

– Verir tabii… Çünkü onun günde üç bin lira kazanan bir kocası var. Benimse günde üç bin lira harcamaya çalışan bir karım…

637– Ufak farklar

Oğlu babasına sordu:

– Babacığım, tutumlu ile cimri arasında ne fark vardır?

– Bak anlatayım oğlum, dedi babası. Ben gelecek kış da bu paltomu giyersem, tutumlu bir adam sayılırım. Ama annene şu pardesünü gelecek kış da giymesini söyleyecek olursam, cimri olurum. Anladın mı?

638– Can çıkar huy çıkmaz

Cimriliğiyle meşhur yahudi antikacı hristiyan olmuştu. İhtiyarlığında ağır bir hastalığa yakalanarak ölüm döşeğine yattı. Artık kurtulamayacağını anlayan hristiyan karısı son dinî merasimler için bir papaz çağırdı. Papaz mutad duaları okuyarak öpmesi için Mişon'a gümüş bir haç uzattı. Mişon haçı yan gözle inceledikten sonra güçlükle şöyle dedi:

– işe yaramaz, buna 100 Franktan fazla veremem…

639– Sütanneye verdim

İskoçya'h bir bayan, on aylık güzel bir bebeğin annesiydi. Aynı zamanda bir bakkal dükkânını da işlettiğinden bebeğin sandalyesini kasanın yanına yerleştirir, böylece bir yandan çocuğu gözünün önünde tutarak işlerini yürütürdü.

Derken günün birinde müşteriler küçük bebeği görmez oldular. Meraklı bir kadın sonunda dayanamayıp sordu: •

– Kuzum, bebek niçin yanınızda değil?

– Onu sütanneye vermek zorunda kaldım.

– Neden?

– Müşterilere, paralarının üstünü iade ettiğim zaman, kıyametleri koparmaya başlamıştı.

640– Bin dolar

Cimriye bir gösteri uçuşunda oğluyla birlikte uçması için 1000 dolar önerdiler. Ancak, uçuş sırasında hiç konuşmamaları gerekliydi. Nefes kesen gösterilerden sonra uçak alana inince, pilot:

– "Sizi kutlarım"dedi."Uçuş sırasında hiç konuşmadınız. Bu nedenle yarışmayı yani 1000 doları kazandınız."

Cimri derin bir oh çektikten sonra şöyle konuştu:

– Bir an bizim oğlan düşerken az kaldı bağıracaktım. Kendimi zor tuttum!

641– Neresi korkunç?

İki İskocvalı konusuvor:

– Dün sirkte korkunç bir şey oldu. Fevkalâde bir şey. Anlatamam, aslanlardan biri, seyircilerin önünde terbiyecisini yedi.

– Program harici olan bu numara için sizden ayrıca para aldılar mı?

–Yoo…

– Ee, bunun korkunç olan tarafı neresi?

642– Portre

İskoçyalı bir hanım kocasına hediye etmek üzere portresini yaptırmaya karar vermişti. Şüpheyle ressama sordu:

– Kaça mal olur acaba?

– 20 sterlin madam…

– Oh çok pahalı!… Peki 6 yaşındaki kızımın resmini kaça yaparsınız?

– Gene 20 sterlin madam.

– Ama küçücük kız ayol.

– Küçük olsun büyük olsun farketmez madam.

– Peki öyleyse, kızım benim dizimde otururken yapın tabloyu.

643– Şişman gelin

Arap zenginlerden biri İskoçyalı müstakbel kayınpederi ile konuşuyor.

– Kızınızı bana verirseniz size onun ağırlığınca altın vereceğim.

– Bana iki hafta müsaade etmeniz mümkün mü?

– Böyle iyi bir teklif için iki hafta düşünmek çok değil mi?

– Düşünmek için değil, kızımı şişmanlatacağım da…

644– Hesap sizi ayıltır

Cimrinin biri, bir eğlence yerinde etrafındakilere şampanya ikram etmiş. Fakat bu ikramı yaparken sarhoş olup, kendinden geçmişti. Gittikçe fenalaştığını anlayınca, aklını başına toplayıp garsonu çağırdı:

– Aman, beni ayıltacak bir çareniz yok mu? Garson gülümseyerek:

– Olmaz olur mu? Hesabınız hazır…

645– Sıvışma

Üç cimri, bir kiliseye girmişlerdi. Orada bir süre oturduktan sonra, baş rahibin âdet üzere gelenlerden yoksullar için para toplamaya başlayacağını sezdiler. Hemen aralarından biri bayıldı, kalan iki arkadaşı da hemen onu kaldırıp hızla dışarı çıkardılar…

646– Sebep

İskoçyalı, tam yirmi yıl örice Amerika'ya göç etmişti. Şimdi ise tekrar eski vatanını ziyaret ediyordu. Kendisini hava limanında altı erkek kardeşi karşıladı. İskoçyalı, kardeşleriyle selamlaştıktan sonra merakla sordu:

– İyi, ama neden hepiniz böyle sakal bıraktınız? Kardeşlerin en büyüğü gülerek cevap verdi:

– Neden olacak? Sen giderken traş takımını da beraberinde götürmüşsün…

647– Zor zenaat

Cimri zengin, kendisinden sadaka isteyen adamın yüzüne dik dik baktı:

– Yahu dilenmeye utanmıyor musun? Sapasağlam adamsın.

Dilenci hemen cevabını yapıştırdı:

– Efendi, efendi! Sabah karanlığından beri sokak sokak taban tepiyorum, dilenciliği kolay bir iş mi sanıyorsun sen!…

648– Şeker hastası

İskoçyalı bir pastacı iş ve işçi bulma kurumuna başvurup, yeni açtığı pastanesinde çalıştırmak üzere, eli işe yatkın ve dürüst bir bayan tezgahtar istediğini söyledi.

İşçi bulma kurumunun memuru:

– Peki, dedikten sonra, başka ne gibi vasıflar ararsınız aradığınız kişide, diye sordu.

İskoçyalı cevabı hazırlamıştı bile:

– Göndereceğiniz kadın, şeker hastası olsun yeter!

649– Arkadaş dediğin

Yaşar, biraz cimri olan arkadaşı Sabri'ye sorar:

– Eğer sekiz evin olsaydı, birini bana verir miydin?

– Elbette…

– Diyelim ki altı araban var. Birini bana verir miydin?

– Şüphe mi ediyorsun, kesinlikle…

– İşte arkadaş dediğin böyle olmalı, der ve sormaya devam eder:

– Beş gömleğin olsaydı, birini bana verir miydin?

– Yoo, hayır?

– Neden?'

– Çünkü beş gömleğim var…

650– Kurtardım zavallıyı

Cimrinin biri arkadaşına keyifle anlatıyordu:

– Zavallı bir dilenciye, sana bir milyon lira versem ne yaparsın? dedim. Dilenci:"Sevincimden aklımı oynatırım"dedi.

Arkadaşı sordu:

– Peki sen ne yaptın?

– Ne yapacağım, zavallı adamı aklını oynatmaktan kurtardım.

651– Etiket

Karı koca bir ahbabın düğününe gitmeye hazırlanıyorlardı. Adam yeni evlilere götürülecek hediyenin etiketini sökmekle meşguldü. Onu bu halde gören karısı:

– Biraz ayıp ama, yırtmasan daha iyi olurdu. Yoksa götürdüğümüz hediyenin 500 lira olduğunu nasıl anlatırım?

Kocası işine devam ederek güldü:

– Kafayı çalıştır karıcığım, bunu söküp yerine 1000 liralık bir etiket hazırladım, onu yapıştıracağım…

652– Berber masrafı

Cimrinin biri kızına sorar:

– Adem ile niçin evlenmek istemiyorsun?

– Babacığım görmüyor musun başında saç kalmamış. Cimri baba damat adayını savunur:

– Berber masrafından ne kadar tasarruf edeceğinizi de hesaba katmalısın kızım, der.

653– Cimrilik gösterisi

Arkadaşının nasıl cimri bir insan olduğunu bilirdi. Yeni bir cimrilik örneği sergilemesine bazen hayretle şahit olurdu. Bir gün bu cimri arkadaşına bir teklifte bulundu:

– Yemek yediniz mi?

– Evet yedim.

– Yazık sizi yemeğe davet edecektim.

– Başka sefere inşaallah. Ya siz yemediniz mi?

– Hayır daha yemedim.

– Yazık, size bir kahve ikram ederdim.

654– İki liralık güneş

Geceyi Sirkeci'de ucuz bir otelde geçiren bir kasabalı, ertesi sabah odalarına bakan kadına:

– Yahu bu ne istir, dedi. Bütün gece odada fareler güreş etti.

Hizmetçi kadın kayıtsızca:

– Siz bu odayı kaç paraya tuttunuz? diye sordu? Adam:

– İki liraya, deyince kadın:

– Eee, insaf edin bayım! iki liraya size deve güreştirecek değiliz ya…

655– Sigorta

Bir İskoçyalı arkadaşıyla konuşuyordu:

– Şu Thomas'ta öyle bir şans var ki sorma birader. Geçen yıl kaza sigortası yaptırmıştı, üç gün sonra bacağını kırmasın mı… Altı ay önce de yangın sigortası yaptırdı. Bu kere de evi kül oldu. Şimdi de ne oldu biliyor musun?

– Ne oldu?

– Sekiz gün önce hayat sigortası yaptırmış, ister inan ister inanma, adam üç gün önce öldü.

656– Mecburiyetten

İki cimri konuşuyorlardı:

– Biliyor musun, bizim Sabri sigarayı bırakmış!

– Hayret, nasıl yaptı bunu acaba? Tam bir sigara tiryakisiydi…

–Arkadaşlarının sayesinde yaptı…

– Nasıl yani?

– Arkadaşları ona kesinlikle sigara vermemeye başlayınca o da sigarayı bırakmaya mecbur kaldı…

657– Ne yapacak?

Adam çok cimriymiş. Tanıdığı bir doktorla sokakta karşılaşınca fırsatı kaçırmak istememiş:

– Doktor bey, söyler misiniz, nezle olunca ne yaparsınız? Adamın niyetini anlayan doktor kestirip atmış:

– Ne yapacağım dostum? demiş, aksırırım!…

658– Azrail'e buyruk

Sonradan zengin olan biri konağının penceresi önünde otururken yoldan geçen bir dilenci aşağıdan seslenmiş:

– Efendi, Allah rızası için bir sadaka…

Dilencinin sadaka istemesinden tiksinen zengin, uşaklarından birini çağırmış ve:

– Evladım, git kalfaya söyle, o da ayvaza söylesin, ayvaz gitsin kapıdaki adama"Allah versin"desin.

Aşağıdaki dilenci bu sözleri işitip ellerini açmış:

– Yarabbim, Cebrail'e buyur da, İsrafil'e söylesin, o da Mi‑kail'e haber versin, o da Azrail'e söylesin. Azrail de şu herifin canını alsın!

659– Köpürsün

Bir yahudi pazardan ahş–veriş yapmış, beyaz peynir, arap sabunu öteberi almış ama… Peynirin içine arap sabunu sızmış, eve gelip de ekmeğin içine peynir koyup yerken ağzının köpürdüğünü gören karısı bağırmış:

– Aman! Yoksa sabun mu koydun ekmeğin arasına…

– Yok be more, sabun da olsa peynir de olsa yiyeceğim oni, | para vermişem, o istediği kadar köpürsün.

660– Yarısı…

Ünlü cimri Hasbi Ağa hastalanmıştı. Ağrı içinde kıvranıyordu. Kendi kendine:"İyileşince, bir yoksula 500 lira sadaka vereceğim"dedi.

Neyse bir müddet sonra iyileşti, dostu Rafet'le birlikte sokağa çıktılar. Biraz sonra bir dilenciye rastlayınca Hasbi Ağa'nm aklına adağı geldi. Ama yüreği de sızladı. Beş yüz lirayı çıkarıp vermek güç işti. Rafet'e döndü:

– Rafet, benimle 250 lirasına bahse girer misin? Şu dilenciye şimdi çıkarıp 500 lira vereceğim!

661– Ben yürürüm

Zengin bir adam, ölüm döşeğindeydi. Üç oğlu, yatağının başında, cenaze masrafları tartışmasına girişmişlerdi. Önce, en büyük oğlu konuştu:

– Fazla masrafa lüzum yok… 8, 10 araba kiralarız, olur biter…

– Canım, kendimiz için iki araba kiralayalım, konu komşu, isteyenler, kendileri araba kiralayıp gelsinler…

En küçüğü:

– Bir büyük minibüs kiralayalım, cenazeyi oraya koyar kendimiz de şoför mahallinde gideriz… Hiç masrafa lüzum yok.

Ölüm döşeğindeki ihtiyar baba, oğullarının söylediklerini, olduğu gibi işitmişti. Güçbela yatağında doğruldu:

– Evlatlarım, hiç merak etmeyin… Hele pantolonumu getirin, mezarlığa kadar yürürüm ben, size masraf olmak istemem.

662– Kör alfabesinin faydaları

İskoçyalı'nın biri arkadaşının evine gittiği zaman onu kör alfabesi başında çalışırken buldu. Merakla sordu:

– Gözlerinin bu kadar az görmeye başladığını hiç bilmiyordum, n'oldu sana böyle?

– Yok canım, gözlerim iyi, ben elektrik yakmadan okumayı öğrenmeye çalışıyorum.

663– Aksine ucuzlayacak

Gimriliğiyle tanınan bir adam benzin istasyonunda durdu:

– Arabaya iki litre benzin koy, dedi.

Benzinci bir yandan arabaya benzin koyarken bir yandan da gülümseyerek:

– Siz eski fiyattan benzin alacak son müşterilerimizdensiniz, dedi.

Cimri:

– Öyleyse kırk litre koy, dedi. Depo dolduktan sonra sordu:"Yarın fiyat ne olacak?"

Benzinci:

– 25 lira daha ucuz olacak efendim.

664– Aptal ve cimri

Cimriliğiyle meşhur ve aynı zamanda hayli de aptal olan bir ad. amın oğlu kalp hastalıkları uzmanı olmak istiyordu. Babası oğluna akıl verdi:

– Aptal, diş doktoru ol daha iyi! Çünkü insanlarda bir kalp, fakat otuziki diş vardır.

665– Evlenme teklifleri

Sirkte cambazlık yapan kadınlardan biri, bir aydır açlık grevindeydi. Seyircilerin arasında bulunan bir doktor, sirk sahibine:

– Tam otuz gündür ağzına bir şey koymadığı doğru mu? diye sordu.

– Evet doğru…

– Peki bu zaman zarfında ona hiçbir şey olmadı mı?

– Olmaz olur mu… Tam altı İskoçyalı onunla evlenmek istedi.

666– Ağarmış saçlara

İhtiyar Hurşit Efendi, otuz seneden beri çalıştığı mağazadan çıkarıldığını öğrendiği zaman inanamayarak patronun yazıhanesine koştu:

– Aman beyefendi, dedi. Otuz seneden beri saçlarımı sizin hizmetinizde ağarttım.

Patron:

– Biliyorum Hurşit Efendi. Hizmetinizi her zaman beğenirdim.

– Bari görevime son verirken, ağarmış saçlarımın ödülünü vermez misiniz?

Patron bir an düşündü:

– Peki söyleyin aşağıda yeni gelen mallardan size bir şişe saç boyası versinler.

667– Acı

Ünlü cimri, diş ağrısının geçmesini birkaç gün bekledikten sonra dayanamayıp dişçiye gitti. Dişçi sordu:

– İlaçsız mı çekeyim, ilaçlı mı?

– Ne fark var?

– İğne yaparsam acı duymazsın, ama otuz bin liranı alırım. İğnesiz yirmi bin lira.

– Aman doktor, kaça olursa olsun, acı duyurma.

Dişçi iğneyi yaptı, uyuşturucu etkisini beklemek üzere bir süre yandaki odada oturmasını söyledi. Ancak, biraz sonra çağırınca adamın gittiğini farketti.

Akşam üzeri dişçi, muayenehanesi caddenin diğer ucunda bulunan meslektaşıyla telefon görüşmesi yapıyordu. Meslektaşı, söz arasında:

– Bugün ilginç bir şey oldu, dedi. Bana şu kılıkta bir hasta geldi. Azı dişini uyuşturucu iğne yapmadan çektim, adam bana mısın demedi!

668– Üçü bir mezarda

Cimrinin biri, atalarının vurdunu görmek için İskocya'ya gitmişti. Günün birinde bir mezarlığı gezerken bir mezar tası gözüne ilişti. Taşın üzerinde"iyi insan, iyi baba, iyi sürücü, John Arthur Gregor"yazılarını okuyunca kendi kendine mırıldandı:

– Tam İskoçlardan beklenen şey. Bir mezarda üç kişi yatıyor.

669– Babana selam söyle

Köy ağası, yetişkin oğluna at almış. Delikanlı sevinçli. Atı dörtnala sürmüş, akşama doğru dayısının köyüne ulaşmış. Hem atını gösterecek, hem ata ne fiyakalı bindiğini… Dayısı ise cimri mi cimri. Akşamüstü gelen yeğen biraz daha oyalanırsa yemek yiyecek, yatıya kalacak…

Biraz hoşbeşten sonra:

– Yeğen, demiş, ata nasıl biniyorsun? Bin de bir görelim. Delikanlı, marifetini gösterme fırsatı çıktığına sevinerek

atına binmiş, mahmuzlamış… Dayısı arkasından bağırmış:

– Haydi güle güle… Haydi güle güle… Babana selam söyle!…

670– Korktuğu şey

Cimri kocaya doktor, karısının hemen ameliyat olması gerektiğini söyleyince, koca telaş içinde sordu:

– İlle de ameliyat gerekli mi? Doktor:

– Yani, cenaze masrafını mı tercih ediyorsunuz?

– Yoo… Ama iki masraf birden olur diye korkuyorum…

671– Daha başka

Görgüsüz bir cimri, lokantada yemeğini yedikten sonra, kasada hesabı öderken, yediği yemeklerin hepsini birer birer saymış ve sormuş:

– Daha başka bir şey var mıydı?

Garson bahşiş koparmak üzere kendini hatırlatmak için kibar bir tarzda:

– Bir de garson bendeniz!… Cimri bir düşünmüş:

– Yanlışınız var… Ben garson yediğimi hiç hatırlamıyorum!…

672– Yoksullara yardım

Bir hayır cemiyeti yararına düzenlenen. kermeste çeşitli eşyalar satışa sunulmuştu. Bunların satışından elde edilecek paralarla yoksul çocuklara yardım edilecekti–. Cemiyet başkam olan bayan, kermesi gezmeye gelen çok zengin, ama cimriliği ile meşhur bir bayana bir eşarp takdim etti:

– Uygun görürseniz siz de bunu alınız hanımefendi.

Cimri kadın yüzünü ekşiterek kaçamak cevap verdi:

– Üzerimde ödeyecek bir şeyim yok. Cemiyet başkanı bayan gülümseyerek:

– Olsun hanımefendi, alınız! Biz yoksullara yardım ediyoruz.

673– Hediye

Üç İskoçyalı arkadaşlarına evlenme hediyesi olarak ne vereceklerini tartışıyorlardı.

Birincisi,"ben 6 tane çay bardağı almayı düşünüyorum."İkincisi,"ben de 12 kişilik çaydanlık alacağım."Üçüncüsü,"ben de geri kalmamak üzere 24 kişilik bir süzgeç alacağım."

674– Borcun nedeni

Cimri karı‑koca sandal sefası yapıyorlardı. Ansızın fırtına patladı. Sandal battı batacak… Bu ölüm kalım savaşı sırasında cimri kadın ne yapıp edip kocasından yüz sterlin borç aldı… Bereket sandal batmadı, sağ salim karaya çıktılar. Kadın, hemen borç aldığı parayı kocasına verdi ve:

– Borcu niye aldığımı merak ediyorsun. Eğer denize düş–seydim 100 sterlini kurtarmak için beni de kurtarırdın!

675– Göbek atar

İki kişi sohbet esnasında bir arkadaşlarının para hırsından ve cimriliğinden konuşuyorlardı. Biri:

– O mu, O meteliğe kurşun atar, dedi. Diğeri düzeltti:

– Hayır, hayır, kurşun atmaz, göbek atar.

676– Tanırım

Akrabalarının gönderdiği hediyelere bakan yeni gelin, kocasına:

– Bak şekerim, Raziye Hala bize çatal, bıçak takımı yollamış. Ama bunlar gümüş değil.

Kocası, masa üzerinde pırıl pırıl parlayan takıma bakarak sordu:

– Nereden anladın? Sen gümüşü tanır mısın?

– Hayır ama, Raziye Hala'yı tanırım.

677– Bedava garaj

Arabasıyla seyahat eden bir İskoçyalı, akşam üzeri bir otel aramaya koyuldu. Ana cadde üzerinde, kapısında garaj bedavadır yazılı bir otelin önünde durdu. Koşup gelen görevliye:

– Lütfen bana garajı gösterir misiniz? dedi.

Garajı gösterdiler. Müşteri arabasını içeri soktu. Otel görevlisi:

– Valizlerinizi odanıza çıkarayım efendim, dedi. İskoçyalı:

– Lüzum yok, dedi. Otomobilde yatacağım.

678– Hokkabaz

İskoçyalının biri akşam karısına müjdeledi:

– Şehre gelen hokkabazı gidip görmen için, sana bir bilet aldım.

– Teşekkür ederim kocacığım.

– Yalnız beni iyi dinle! Hokkabazın, bir kahve kaşığı un ve bir güvercin yumurtasını karıştırarak koskoca yirmi omlet yaptığı numaraya sıra gelince, gözlerini dört açacaksın tamam mı?

679– Ört ki ölem

Ağır hastalanan cimri, doktoru ve mahalle imamını çağırtmış. İkisi de gelince doktora sormuş:

– Ben ne kadar harcamayla iyi olurum? Doktor, ilaç parasını da hesapladıktan sonra:

– Üç yüz kuruş, demiş. Cimri, imama dönmüş:

– İmam efendi, cenazem kaça kalkar?

– İki yüze.

Cimri karısına seslenmiş:

– Ört ki ölem!

680– Postu zedeleme

Çok cimri birisini, av sırasında bir kaplan, belinden yakalayarak ağzına aldı ve kaçmaya başladı. Oğlu peşinden koşup tüfeğini ateş etmek amacıyla doğrultunca, kaplanın ağzındaki adam bağırdı:

– Ayaklarına ateş et! Sakın postu zedeleme!

Загрузка...