603– Hata
Yaşlı ve çirkin bir kadın günah çıkartmak için papaza gitmişti. Papaz günahını sorunca anlatmaya başladı:
– Sormayın, papaz efendi, bir kötü tabiatım var, bir türlü aynanın önünden ayrılamam, yüzümü seyretmeye bayılırım.
Papaz:
– Eğer vicdanınızı üzen bundan ibaretse korkmayın. Bu bir günah değildir.
– Nedir ya papaz efendi?
– Sadece bir hatatır kızım, hata…
604– Bir şey bildiğin yok
Papa, her sabah uyanınca odasına giren hademeye vakti ve havayı sormayı adet etmişti. Her sabah zile basınca kapı yanında bekleyen adamcağız içeri girer ve mesela:
– Saat sekiz, hava açık,
– Saat dokuz, fırtına var… kabilinden izahat verirdi.
Her seferinde papa da"teşekkür ederim, Allah ve ben bunu biliyoruz"cevabını verirdi. Bu cevap sinirine dokunan hademe, bir gün içeri girip de pencerelerin perdelerini açacağı sırada:
– Saat sekiz, ortalık günlük güneşlik, dedi. Papa, adeti üzere:
– Teşekkür ederim. Allah ve ben bunu biliyoruz, deyince adam hemen perdeleri açtı:
– Bir şey bildiğin yok, dedi. Saat oniki, bardaktan boşanırcasına da yağmur yağıyor.
605– Taşa çarpmak
Kentin günah çıkartmaya gelen bütün kadınları, kilisedeki günah çıkarma hücresine girer girmez:"Kocamı aldattım, muhterem peder"diye söze başlıyorlardı. Papaz, yıllardır aynı sözleri dinlemekten sıkılmıştı. Bir değişiklik yapmayı düşündü; bundan böyle"kocamı aldattım"yerine"ayağım taşa çarptı, düştüm"demelerini istedi.
Bu değişikliği de bir gün söz arasında belediye başkanına anlattı;"kentte siz de buna benzer değişiklikler yapabilirsiniz"diyerek espri yaptı.
Bir süre sonra papaz başka yere gitti, yerine yeni bir papaz geldi. Yeni gelen papaz, kadınlardan,"Ayağıma taş çarptı, düştüm"sözlerini işittikçe pek şaşırıyordu. Sonunda bir gün belediye başkanına gitti:
– Sizden önemli bir ricam olacak, dedi. Kentin yollarını bir düzene soksanız. Her gün,"Ayağım taşa çarptı, düştüm"diyen birçok kadınla karşılaşıyorum.
Belediye başkanı kahkahalarla gülmeye başladı. Papaz pek kızdı:
– Bunda gülünecek ne var? Sizin karınız bile ayağı taşa çarpıp düşenler arasında!…
606– Niçin
İki arkadaş yürüyorlardı. Biri ötekine sordu:
– Söyle bakalım kilisenin canlan neden çalıyor?
– Dua zamanı geldi de ondan…
– Bilemedin.
– Biri ölmüş de onun için…
– Yine bilemedin.
– O halde ya bir düğün ya da bir tören var.
– O da değil. Beriki kızdı:
– Madem öyle sen söyle bakalım, dedi.
– Zangoc çanın iplerini çekiyor da ondan.
607– Vaaz ve içerik
Avrupa ülkelerinden birinde marksist gençlerden biri fikrini değiştirerek papaz olmaya karar verdi ve gerekli eğitimi aldıktan sonra papaz oldu. İlk vaazını vermeden önce, heyecanını yatıştırmak için birkaç kadeh içki içti. Kürsüye çıktı ve konuşmasını yaptı. Vaazdan sonra başrahibin fikrini sordu:
Başrahip:
– Vaaz mükemmeldi, yalnız üç önemsiz hata vardı.
– Neydi onlar efendim?
– Bir kere dinimizde"kardeşlerim"diye hitap edilir"yoldaşlar"denmez. İkincisi olay Filistin'de geçer Vietnam'da değil, üçüncüsü Hz. İsa çarmıha gerilmişti, kurşuna dizilmemişti…
608– Kafes tıkanmış
Papaz, kilisenin mahzenine girip şaraplarını gizlice içen zangoçu günah çıkarma hücresine oturtmuştu. Günahını itiraf ettirmek istiyor, istediği cevabı alamayınca sıkıştırıyordu:
– Buraya bak, oğlum… Mahzene senden başka kimse girmiyor. Benim en iyi şaraplarım yavaş yavaş tükenmekte. Neden günahını itiraf etmiyorsun? Neden anlamıyormuş gibi yüzüme bakıyorsun?
Zangoc hep aynı sözleri söylüyordu:
– Papaz efendi, sesin duyulmuyor. Dudakların oynuyor ama, buraya ses gelmiyor. Kafes tıkanık mı?!
– İstersen sen buraya in, ben oraya geleyim. Bak, konuşmamı işitecek misin?
Papaz kızgınlıkla yerinden kalkıp öteki tarafa geçti. Zangoc papazın yerine yerleşti ve sordu:
– Papaz efendi, benim karıyla kim kırıştırıyor? Papazdan cevap yok…
– Papaz efendi, ne diye yüzüme bakıp duruyorsun? Cevap versene!
Papaz, sesinin çıktığmca bağırdı:
– Haklıymışsın, haklı! Buraya hiç ses gelmiyor. Kafes tıkanmış, kafes!…
609– Farklı ceza olsun
Papaz, günah çıkartmaya gelen cambaza mesleğini sordu. Cambaz:
– Sirkte cambazım, dedi.
– Ne yapıyorsunuz yani sahnede? Bana gösterir misiniz. Cambaz ilginç numaralar gösterdi, perendeler attı. Onun işi bitti, sırada bekleyen kadın papaza yaklaştı:
– Muhterem peder, benden önceki dindaşımıza verdiğiniz cezayı verecekseniz, hiç anlatmayayım. Beceremem!
610– Kocayı ben bulacaksam…
Yaşlanmaya başladığı halde hiç talibi çıkmamış bir kız bir gün kiliseye gidip papazı buldu:
– Papaz efendi, nikâhı kaça kıyıyorsunuz? dedi.
– Beş franga… Kız:
– Öyleyse alın şu beş frangı da kıyın benim nikahımı, dedi.
– Hay hay, getirin kocanızı…
– Ne kocası? Ayol, kocayı ben bulduktan sonra beş frangı ne diye veriyorum?!
611– Tenis turnuvasına katılacaksın
Adc mın biri papaza gitmiş:
–Pıpaz efendi, ben ölümden hiç korkmuyorum, demiş.
– Tabii evladım çok iyi yapıyorsun, canı veren de Allah, alan da Allah…
– Evet papaz efendi, ölümden korkmuyorum ama, aklıma takılan bir şey var.
– Nedir o evladım?
– Papaz efendi, ben tenise çok meraklıyım. Acaba ölürsem, öbür dünyada tenis oynayabilecek miyim?
Papazın tepesi atmış ama sesini çıkarmamış:
– Evladım sen yarın sabah gel, ben bu gece bir düşüneyim, yarın öbür dünyada tenis olup olmadığını öğrenir sana bildiririm.
Adam ertesi sabahı iple çekmiş, ayinden sonra hemen papaza koşmuş:
– Papaz efendi bizim tenisten bir haber var mı?
– Var evladım var, hem de iki haber var!
– Aman çabuk söyleyin ne olur? Papaz anlatmaya başlamış:
– Öbür dünyada tenis oynamayan yokmuş, herkes tenise meraklıymış, hiç merak etme! Bu bir…
Adam bu habere çok sevinmiş.
– Peki papaz efendi ikinci haber ne?
– Yarın sabah tenis turnuvası varmış, seni almaya geliyorlar, haberin olsun…
612– Toprak olacağız
Papaz, rahip adayı öğrencilere anlatıyor:
– Arkadaşlar, Tanrı bizi topraktan yarattı. Sonunda yine toprak olup, aslımıza döneceğiz…
Babası kuyumcu olan bir öğrenci, arkadaşının kulağına şunları fısıldadı:
– Neyse fazla kaybımız olmuyor. Tanrı bizi altından yaratıp da sonunda toprak olsaydık, o zaman yüzde yüz kaybederdik.